Valiliğin verdiği ÇED kararına köylülerden tepki

Edirne’nin Lalapaşa ilçesine bağlı Vaysal köyünde, tamamı ormanda ve su kaynağına 400 metre mesafede yapılması planlanan kalker ocağı projesi için verilen ‘ÇED gerekli değildir’ kararına itiraz eden köylüler, iki kez yürütmeyi durdurma kararı aldırdı. Firmanın, eksiklikleri giderdiğine dair hazırladığı raporla başvurduğu Valilik, ‘ÇED gerekliği değildir’ kararı verdi. Bunun üzerine bölge toplanıp tepki gösteren köylüler, yeniden mahkemeye başvuracaklarını bildirdi.

Lalapaşa’nın Vaysal köyünde kalker ocağı bulunan işletmenin başvurusu üzerine, tesisin kapasite artışı için Edirne Valiliği ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir’ kararı verdi. Vaysal Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, kararın iptaline yönelik açtığı davayı kazandı. Bunun üzerine firma, bu kez bölgede ikinci bir tesis açmak için başvuru yaptı. Firmanın Edirne Valiliği’nden aldığı ÇED gerekli değildir’ kararının iptaline yönelik yeniden açılan davada da İdare Mahkemesi, ÇED kararını iptal etti. Firmanın başvurduğu Danıştay 4’üncü Dairesi da mahkemenin kararını onayıp, başvuruyu reddetti. Firma ardından, aynı yer için yeni bir dosya hazırlayarak, mahkemenin gördüğü eksikliklerin giderildiğini belirterek, Edirne Valiliği’ne ÇED başvurusunda bulundu. Valiliğin, ‘ÇED gerekliği değildir’ kararı vermesi üzerine köylüler, yeni kalker ocağının yapılması planlanan alanda toplanıp, tepki gösterdi.

‘KARAR HUKUKA AYKIRI’

DHA’nın haberine göre, Vaysal Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi avukatı Bülent Kaçar, mahkemelerin daha önce iki kez reddettiği ÇED kararına valiliğin aynı yer için yeniden gerekli olmadığı yönünde karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu söyledi. Valiliğin son verdiği ‘ÇED gerekli değildir’ kararına da mahkemeye başvurup itiraz edeceklerini belirten Kaçar, Edirne’nin kuzeyinde yer altı sularının bölgedeki çatlaklı kayalardan çıktığını söyledi. ‘Edirne Çevre Düzeni Planı’ raporu ve hükümlerine göre Lalapaşa’da tarımda organize üretim planlandığını söyleyerek, “Tüm bunlara ve benzeri mevzuata baktığımızda bu bölgede taş ocağı ve benzeri işletmelere izin ve onay verilemez. Aynı planlarda bu bölgede var olduğu söylenen rezerv bazılarının iştahını kabartsa da canlı yaşam ve tüm doğa önceliklidir. Hiçbir ticari faaliyet ve maden işletmesi yaşam için en gerekli olan tarım ve hayvancılıktan, doğal varlıklardan önce gelemez. Vaysal köyündeki projeleri iki defa mahkeme ve Danıştay kararıyla iptal edilen Kalker ocağı işletmesine hala devlet kurumlarınca ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verilmesi hukuka, akla ve vicdana aykırıdır. Trakya yerleşimlerinin ve ovalarının su deposu olan Balkanların ve Istranca’nın yamaçlarına taş ve maden ocak işletmesi açılması cinayetten farksızdır. Yeni açılmak istenen kalker ocağı faaliyetlerinin çevredeki Ömeroba, Süleymandanışment, Hacıdanışment köylerini ve Süloğlu Barajı’nı olumsuz şekilde etkileyeceği çok açıktır. Patlatmalı kalker ocağı çalışmaları, tozuşma, TIR-kamyon taşıma faaliyetleri Vaysal, Ömeroba, Süleymandanışment ve Hacıdanışment köylerinin su havzasını, tarım ve hayvancılığı, yol ve can güvenliğini de olumsuz olarak etkileyecektir. Kalker ocağının faaliyeti ile ilgili yapılacak bitki örtüsü kaldırılması, yarmaların açılması, parçalama, kırma, patlatma, depolama ve taşıma işlemlerinin yaratacağı ekolojik kırım bölgedeki yaşam döngüsüne vereceği zararlar sonucu bir özel şirket kar elde edecektir” dedi.

‘TRAKYA’MIZIN ÖZEL EKOLOJİK YAPISI DELİK DEŞİK EDİLMEKTE’

ÇED başvuru dosyasında proje alanının ekolojik değerlendirilmesinin yapılmadığını söyleyen Kaçar, “Flora, fauna, endemik türler, doğal varlıklar, tarım alanları, su varlıkları, baraj, gölet, içme suyu kaynakları, hayvancılık, canlı sağlığı, yerleşim alanları ile ilişki bilimsel açılardan incelenmemiş, gerçekçi veriler ve bilgiler toplanmamış ve kümülatif bir etki değerlendirmesi yapılmamıştır. 40 yıldır kirletilen Ergene Nehri’nin kirliliğinin yanı sıra maden ocakları ile Trakya’mızın özel ekolojik yapısı delik deşik edilmektedir. Trakya bölgesi iktidar tarafından kendi getirdiği kurallar dahi çiğnenerek vahşi madencilik, sanayi, enerji, ulaşım ve lojistik havzasına dönüştürülmektedir. Oysa Trakya bölgesinin ana fonksiyonu tarımsal faaliyetler ve hayvancılıktır. Trakya’da halkın yaşamına, doğamıza kasteden her tür projeye karşı çıkmak her şeyden önce insanlık görevidir” dedi.

‘YAŞAM ALANLARIMIZI YOK EDECEK’

Vaysal Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi adına konuşan Naif Özdoğan ise tarım, hayvancılık ve ormancılık yaparak geçimlerini sürdürdüklerini belirterek, “Süloğlu Göleti’ni besleyen su kaynakları ile derelerinin tamamı bizim bu bölgede bulunmaktadır. 2007 yılında su kaynaklarımızın çıktığı bölgeye çok yakın mesafede faaliyete başlayan taş ocaklarında, dinamit patlatılarak, malzeme çıkarılmaya başlandıktan sonra evlerimizin duvarlarına çatlamalar ile şebeke suyumuzda aşırı kirlenmeler ve çok sık aralıklarla su kesintileri yaşanmaktadır. Şu anda bulunduğumuz bölgeye yeni bir taş ocağı açmak isteyen şirket, köyümüze ve bölgemize hayat veren su kaynaklarımızın tamamına zarar vereceğinden yaşam alanlarımızı yok edecektir. Çünkü bizim bütün su kaynakları tamamı bu bölgede doğa verirken ne kadar cömertse, alırken kat kat o kadar acımasızdır. Doğanın katledilmesi, oksijen kaynağımız olan ormanların ve gelecekte su kaynaklarımızın yok olmasıdır. Kısaca yıllar sonra bölgemizde yaşayacak olan nesillerimizin bu bölgelerde felaketleri yaşaması demektir” ifadelerini kullandı.

‘MAHKEME KARARLARININ ARKASINDAN DÖNMEYİ BIRAKALIM’

Lalapaşa Ziraat Odası Başkanı Taner Öztürk, bölgelerinin hayvancılığın ana vatanı olduğunu ve insanların yüzde 70’inin geçim kaynağının hayvancılık olduğunu söyleyerek, “Eğer kazanılmış bir davanın üzerine tekrar proje değiştirerek, ısrarla taş ocağı, kum ocağı bu meralara, orman arazilerine bunları açarsanız, üretimde olması gereken insanları ayda bir buralara toplarsınız, bir şeye varamazsınız. Burayı şehirden göçmüş insanın kışla yapıp para harcadığı hayvan bakacağı yere taş ocağı açıyorsun. Bu olmaz bu kısır döngüden dönmemiz lazım. Lütfen artık bunları mahkeme kararlarının sağından solundan, arkasından dönmeyi bırakalım” diye konuştu. (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir